[[Türkiye Cumhuriyeti]]`nin ilk yıllarında, [[1926]] - [[1934]] yılları arasında gerçekleştirilen [[Atatürk Devrimleri]]nin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, [[Türkiye Cumhuriyeti]]`nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. [[Fransa]] ve [[İtalya]]’da kadınlara [[1946]]’da, [[İsviçre]]’de ise [[1971]]’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
[[Mustafa Kemal Atatürk|Atatürk]]`ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, [[1930]]`da belediye seçimlerinde seçme, [[1933]]`te çıkarılan Köy Kanunu`yla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, [[5 Aralık]] [[1934]]`te [[Anayasa]]`da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
[[Eski Türk Devletleri]]nde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyet`in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.
Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta [[Mustafa Kemal Atatürk]], dönemin hükümetleri ve [[TBMM]], kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.
|
Cumhuriyet döneminde kadının sosyal konumu
Bilindiği gibi Türk kadını istiklal savası sırasında gerek cephede,gerekse cephe arkasında tüm gücü ile hizmet vermiştir.Cephede erkekle omuz omuza düşmana karsı savaşmıstır.Bu faaliyetlere katılan kahraman kadınlarımız aynı zamanda öğretmenlik gibi bazı meslek dallarında da kendilerini kanıtlamıstır.Atatürk Türk kadınının bütün fedakarlık ve hizmetlerini takdir etmiş ve Cumhuriyetin ilanından itibaren Cumhuriyet öncesi planladığı ve değişik verilerle ifade ettiği gibi kadının sosyal,ekonomik ve siyasal konumunu iyileştirici uygulamalarına başlamıstır.Meşrutiyet döneminin bütün düşünce akımlarını ilgiyle izleyen,ülkesinin sorunlarını yakından inceleyerek bunlar üzerinde düşünen Ataturk Türk kadınını ``ikinci sınıf insan ``konumundan kurtarmanın zorunlu olduğu sonucuna ulaşmıstır. |